İzmir sporu sahipsiz...

MERT ERBOY

İzmir sporu sahipsiz...

Sporun içinde olanların sık sık duyduğumuz bir söz vardı: "İzmir sahipsiz" diye...
"Davulun sesi uzaktan hoş gelir" derler ya... Aynen öyle!..
Konuyu bilmeyenler, İzmir sporunun içinde olmayanlar ve herhangi bir spor ile ilgilenmeyenler için gerçekten de davulun sesi kulaklarına melodi gibi gelir... Ama yakınlaşıp da, kulaklarının dibinde çaldığında, "Cehennem azabı"dır...
İzmir sporunun her kademesinde yaşayanlar bu tabloyu görmekten bıktı usandı. Büyüklerimizden sık sık duyduğumuz "İzmir sporu sahipsiz" sözü ne yazık ki dededen toruna kadar geçecek gibi...
Stadı olmayan, salonu bulunmayan, havuza hasret, her türlü sportif alanlara fotoğraflardan hayran hayran bakan İzmir ne sportif alanda da darbe üzerine darbe yiyor!..
İthal milletvekilleri seçimden seçime İzmir'i hatırlıyor ve sokakta bol bol "laf salatası" yapıyor!.. İcraat yok!..
Oda başkanları hep "mevzuat" diyor... Devletin üst kademesi ve yerel yöneticiler "bol keseden savuruyor ama ortada yine de bir şey yok!..
Hayal üretenlerle İzmir işte bugün burada!..
Her alanda sa-hip-siz!..
Şimdi konumuza gelelim ve basketbol yazımızı size aktaralım...

XXX

Hafta sonunda Halkapınar Spor Salonu'nda oynanan Bostanlıspor-FMV Işıkspor Türkiye Basketbol 3.Ligi maçında basketbol adına utanç verici bir gün oldu dersek, hiç de abartmamış oluruz...
Tribünlerde basketbol aşıkları elle sayılacak kadar sayıda...
Ortam oyun için ideal...
Ambülans giriş kapısının hemen önündeki alanda, sağlıkçılar da hakem masasının arkasında... Emniyet görevlileri... Yer silicisinin (hem de TBF'nin yolladığı formasıyla) her zamanki gibi "tam teşekküllü" hazır bulunduğu bir ortamda, ligde zirve yarışına giren "basketboluyla zevk veren" iki güçlü ekibin görüntüsü de sahada...
Maç başlayacak...
Herşey harika!..
Bir maç öncesinden "ders çıkaran" salon görevlileri tüm önlemlerini "güzel bir maç için" almışlar almasına da... Unutulan tek şey, hakemler!..
Ne yazık ki onlar; "Basketbol oyun kuralları"nı geldikleri Sakarya ve Denizli'de unutmuşlar!..
Daha ilk düdükle, iki tarafın bencinden aynı ses yükselmez mi?
"Yandık bugün..." diye!..
Gerçekten de yandılar... Ama alev alan sadece onlar değil, "Türk Basketbolu"nun tüm güzellikleriydi...
Devre zor geldi sanki... 20 dakikalık bölüm, bir ömür gibi uzadı...
Kadınlı, erkekli, çoluklu çocuklu... Genelde de oyuncu yakınlarının bulunduğu tribünler "ah vah" çekti!..
Devre arası da uzadıkça uzadı... 2 dakika kala... 1 dakika kala... Ve skorboard "başla" demesine karşın hakemler odasından çıkmayınca sabırlar sınanmaya başladı...
Maç başlarken emniyet güçleri için "yeterli" diyen hakemler devre arasında "emniyet güçleri yetersiz" gerekçesiyle "çevik kuvvet" beklemeye başladı... Tam yarım saat sonra MHK üyesi de devreye girip, takviye polis timi (2 kişi)gelince hakemler salondaki yerini aldı!..
Canları güvende olan hakem ikilisi "Allah... Allah..." diyerek çaldıkları düdüklerle salonun ortasında kıyıma başladı... Kadınlı-kızlı, çocuklu seyirci ayakta... Her posizyonda bençler "bu da olmaz ki.." feryatlarıyla isyanda... Bağıran çağıran gırla!..
Tribünlerden ayrı ses, sahadan ayrı ses, yedeklerden ayrı ses...
Bir o taraf itiraz da... Bir bu taraf!..
Güzelim basketbol gitti, tam bir orta oyunu sergilendi sahada!..
Konuk FMV Işıkspor benci 3 kez "teknik faul" aldı... Antrenörü oyundan atıldı!..
Konuk takımdan yardımcı antrenör Bostanlıspor antrenörüne küfürü basınca da "maçtan sonra ortalık karıştı!.." Maç az daha karakola taşınıyordu!..
Bu arada hakemleri unuttuğumuzu sanmayın!..
"Türk Basketbolu" adına resmen cinayet işlediler...
Bugün İzmir'de katlıam yaptılar... Yarın bakalım nerede ne yapacaklar!..
Belki... "İzmir rahat", "İzmir modern", "İzmir Akdeniz'in yıldızı", "İzmir sahipsiz"
Vur abalıya diyorlarsa veya öyle emir alıyorlarsa bunu bilemem...
"Biz bir aileyiz... Hepimiz birbirimizi biliriz" diyoruz ya!..
Şimdi biz kimi kime şikayet edeceğiz!..
Az daha yazmayı unutuyordum...
Siz sakın ola ki; maçın hakemleri Fatih Güler ile Gürkan Cengiz isimlerini unutmayın!..