Site En Üstü 728x90 - 970x90 (bball)

18-06-2014 AVNİ ERBOY

Vay, vay, vay!..
Bir zamanların “Türk Sinemasına konu olur” yakıştırmalarını aratmayacak senaryoların yazıldığı bir “Basketblol Faciası”na tanık oluyoruz…
Başrollerde de, “Türk Basketbolu”nun zirvesindeki isimleriyle, Türk Sporunun güzide iki kulübünün başkan ve yöneticileri…
İnanın ortaya koydukları oyun karşısında “Pes” diyor ve “Oskar”a aday gösteriyorum…
Elbette; eleştiri… Demeç… Söyleşi… Açıklama… Tepki… Karşı koyma… Karşılık verme… Cevap hakkı… Suç… Suçlu ve hak arama…
Bu örnekleri peş peşe sıralayabiliriz.
Her şey en doğal hakları.
Amma…
Gel gör ki…
Üslup ve takınılan tavır. Ortaya konan tepki şekli tartışmasız, “basketbol ilke ve terbiyeleri”ni aşan sınırların çok çok ötesinde…
Şimdi birisinin çıkıp da; “Sizin Türk basketboluna verdiğiniz zarar, faydaların binde biri de değil. Susun artık!” deme cesaretini gösteremeyecek mi?
Elbette, hak aranır.
Kesinlikle, hakem hata yapmıştır.
Tartışmasız, seyircinin yaptıkları onaylanamaz.
Peki, başkanlara ne demeli?
Milyonlarca sporseverin, kulüplerine aşkla bağlı taraftarın hayranlıkla izledikleri “başkan modeli” böyle mi olmalı?
Büyüklerimiz, basketbolu tarif ederken, “Aydınlık geleceği olan kültürlü insanların, zekâ seviyesi yüksek, centilmenliğin ön planda tutulduğu, dünyanın en popüler spor branşlarından birisidir” açıklaması yapılır.
Şimdi isterseniz, tarihe şöyle bir göz atalım ve basketbol dünyada ve ülkemizde nasıl başlamıştır.
“Basketbol 1891 yılında Springfield, Massechusetts YMCA Kolejinde fiziksel eğitim uzmanı Dr. James Naismith tarafından atletleri salonda fiziksel üstünlüğe ulaşması için başlattığı çalışmaların ardından uygulamaya konulan 13 ana basketbol kuralı günümüze gelinceye kadar pek çok değişimlere uğramıştır.
Ülkemizde 1904 yılında Robert Koleji Salonu’nda ilk kez okulun öğrencileriyle Amerikalı öğretmenler arasında oynanmıştır. Bu maçtan 7 yıl sonra Galatasaray Lisesi beden eğitimi öğretmeni Ahmet Roberson basketbol kurallarını dilimize çevirmiş ve 10’ar kişilik takımlar halinde maç yapılmasını sağlamıştır. Galatasaray Lisesi Salonu’nda kâğıttan yapılan 2 duvar sepetiyle de ilk maç yapılmıştır. O gün maçta çok ilginçtir. Tüm oyuncular sakatlanmıştır. Ve bir daha da oynanmamıştır.
Bu olaydan 2 yıl sonra (1913) Fenerbahçe Kulübü’nde basketbol çalışması başlamış, Kurbağalı Dere’de tenis kortundaki açık sahada sadece yaz sezonlarında oynanmıştır. Ne var ki, rakip olmaması nedeniyle de yine sonuç vermemiştir.
1920 Yılında Cağaloğlu’ndaki Yüksek Öğretmen Okulu bahçesinde Selim Sırrı Tarcan tarafından spor şöleni düzenlenmiş, bu şölene katılan YMCA örgütünün spor sorumlusu Dr. Diver’in “basketbolu öğretme” teklifini Tarcan sevinçle karşılayıp, aldığı derslerden sonra 4 Nisan 1921 günü okulun bahçesinde YMCA’nın Amerikalılar’dan kurduğu takıma karşı oynamış, 24-18 kaybedilen maçtan sonra da  basketbol oynanmaya başlamıştır.

Türkiye'de ilk basketbol ligi ise 1927 yılında başlamdı. Musevilerden kurulu Maccabi şampiyonluğunu 1933 yılına kadar sürdürdü.
Naili Moran ve Feridun Koray'ın çabası ile güçlenen Galatasaray takımı ve 1933 yılında Türk Spor Kurumu'nun basketbolu ele alması ile Maccabi'nin üstünlüğü sona erdi. Beyoğlu Halkevi'nin Tepebaşı'ndaki salonunda yapılan İstanbul Basketbol şampiyonalarında Yekta Rodrig'den kurulu Galatasaray takımı arka arkaya dört yıl şampiyon oldu.
Basketbol ilk milli temas 24 Haziran 1936'da yapıldı. Kendi paraları ile Yunanistan Milli takımını yurdumuza getiren elemanlarımız Beyoğlu Halk Evi salonundaki karşılaşmayı 49-12 (devre 13-4) kazandı. Yunanistan'a karşı alınan bu galibiyet basketçilerimize Berlin Olimpiyatları kapılarını açtı. Takımımız ilk maçta Şili'ye 30-16, Mısır'a 33-23 yenilerek elendi. Basketbol Milli Takımımız uzun süren bir duraklamadan 10 yıl 2 ay 26 günlük bir aradan sonra Yunanistan seyahatinde sahaya çıktı. 1946 yılında Atina'da yapılan müsabakayı takımımız 34-30 kazandı.
Önceleri İstanbul, İzmir ve Ankara bölgelerinde yürütülen basketbol çalışmaları daha sonra bu bölgelerin takımlarını bir araya getiren Türkiye Basketbol Ligi'ne dönüştü. (1966) basketbolumuzda genç, ümit, yıldız ve minik takımlar ele alındı. İstanbul ve Ankara kız okullarında başlayan çalışmalar daha sonra kulüplerce çekiştirildi. İlk kız milli basketbol takımımız Faik Gökay tarafından ele alındı. İlk maçı 12 Eylül 1964'te Batı Almanya'ya karşı oynadı. Ve 48-44 kaybettik…”

Böylesine zorlu bir dönemden geçen ve bugün futboldan sonra en popüler spor dalı olan basketbolun bir çırpıda yok olmasına hiç kimse göz yumamaz…
Şimdi, TBF yönetim kurulu başta olmak üzere, disiplin kurulu, hakem camiası, kulüpler, basketbol sivil toplu örgütleri, antrenörler, basketbol ailesi “eğri oturup doğru konuşmalı” basketbolun yüreğine hançer vurmamalı…
Unutmayın; “Korkunun ecele faydası yok”tur…




AVNİ ERBOY Diğer Yazıları
Detay Sağ 1 - 300x300 (google)
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Detay Sağ 2 erboy  - 300x250